Türkiye’nin hem iklimi hem tarihi dokusu, bulunduğu coğrafya hem de kültürel zenginliği ve doğal güzellikler açısından dünyanın kuşkusuz en güzel ülkelerinden biri olduğuna dikkat çeken Paçaman, bölgemizin de önemli ve özel bir yeri olduğunu söyledi.
Paçaman mesajında, “Turizm konusunda farkındalık oluşturmak, ülkemizin doğal, tarihi ve kültürel özelliklerini tanıtmak, aynı zamanda bu özellikleri turizm faaliyetlerine kazandırmak amacıyla 15-22 Nisan Turizm Haftası olarak kutlanmaktadır. ‘Bacasız Sanayi’ olarak adlandırılan turizm, ülkeler arasındaki huzur ve barış ortamının sağlanmasında ve ülke ekonomisine canlılık kazandırılmasında önemli bir etkendir. Turizm, ülkelerin sosyal-kültürel özelliklerini ve doğal güzelliklerini geniş kitlelere tanıtan, farklı kültürdeki insanları bir araya getiren bir sektördür. İstihdama sağladığı katkı ile beraber ülkenin ya da bölgenin gelişmesine ve ekonomik kalkınmasına doğrudan etki etmektedir. Ülkemiz ve bölgemiz zengin tarihi ile birçok medeniyete ev sahipliği yapan, barındırdığı sayısız tarihsel ve kültürel zenginliğin yanı sıra, coğrafyası, farklı arayış ve beklentilere yanıt veren iklim koşullarıyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.
Saros’un geleceğini tehdit eden projeler..
Edirne tarihi, kültürü ve deniz turizmi ile birlikte mavi ile yeşilin birleştiği, kendi kendini temizleyebilme özelliğine sahip Saros Körfezi’nin tanıtımı ve gelişimi turizm açısından önemli bir yere sahiptir. Tabi bu saydığımız güzelliklerin yanı sıra Saros’umuzun geleceğinin riske atıldığı projelerden de bahsetmek de fayda var. Bunlardan en önemlisi FSRU liman projesidir. Sazlıdere sahilinde yapılması planlanan FSRU Liman ve Boru Hattı Projesi’nin, birliğimizin mücavir alanları içerisinde yer alan Edirne’nin Saros körfezi kıyı şeridine olumsuz etkileri olacağını ve bölge turizmine zararını ön görüyoruz. Keşan, İpsala ve Enez ilçe sınırları içerisinde turizmi koruma ve gelişim bölgeleriyle Turizm merkezlerinde alanın bütüncül bir anlayışla korunması, geliştirilmesi, tanıtımı, Turizme ilişkin sosyal teknik altyapının gerçekleştirilmesi ve işletilmesini sağlamak amacıyla Bakanlar kurulu kararıyla 2007 yılında kurulan birliğimizin bu zamana kadar hayata geçirmiş olduğu proje ve hizmetlerin boşa çıkmaması, bölge turizminin geliştirilmesine yönelik yeni projeleri hayata geçirebileceğimiz doğal altyapının yaşaması için bu projenin bölgemizde yapılmasını uygun bulmuyorum.
Yayla balıkçı barınağı
“Bir diğer tehdit ise Yayla sahilindeki kıyı erozyonu’dur. Balıkçı Barınağının tamamlanmasından sonra ciddi bir kıyı erozyonu oluşmuş, bununla birlikte organik ve katı madde birikimleri de gözlenmiştir. Bu sorunlara çözüm olarak kıyı erozyonunu önlemek için, kıyıdan açıkta, kıyıya paralel, batık, 7 adet ayrık dalgakıran yapılmasına karar verilmiştir. Batık dalgakıranlar kıyıyı dengeli bir seviyede tuttuğundan hem kıyı erozyonunu önleyeceği hem daha az yosun
birikmesine neden olacağı hem de kıyı şeridinde doğal görünümü bozmayacağı
öngörülmüştür. Proje, Mevcut Balıkçı barınağından kaynaklanan sorunu çözmek için yapılmış olup bir kamu yatırımı olduğundan ÇED raporu alındıktan sonra 2014 yılı yatırım programına alınması planlanmıştır. Fakat 6 yıl önce yapımı tamamlanmış olması gereken dalgakıran projesine ne yazık ki hala başlanamamış ve her geçen yıl yayla sahilindeki kıyı erozyonu
artarak devam etmiştir.”
“Her ne kadar bölgemizin güzelliklerini tehdit eden konulardan bahsetmiş olsam da karamsar değiliz. Gelecekteki güzel günler için umutluyuz. Bu vesile ile 2022 turizm sezonunun ülkemize, ilimize ve turizm sektörüne hayırlı olmasını diliyor, turizmin gelişmesinde payı olan ve bu sektörde emek harcayan, tüm turizm sektörü çalışanlarının Turizm Haftasını kutluyor çalışmalarında başarılar diliyorum” dedi.