Osmanlı döneminde 400 yıldan fazla İstanbul’u besleyen Edirne vilayeti (6 sancaktan oluşmaktadır) Cumhuriyetin kuruluşundan sonra kalkınma döneminde de Alpullu Şeker Fabrikası ve Lüleburgaz Sarımsaklı Çiftliklerinde tarımsal üretim için seçilmiş bölgedir.
Tarih tekerrür edercesine gene aynı hizmetini yapabilme imkanı vardır. Son iki yıldan beri Pandemi gıda üretimi önemini çok arttırmıştır. Dünyada ve ülkemizde giderek atan enerji fiyatları da gıda üretimini negatif yönde etkilemektedir. Elektrik Enerji üretiminde iletim kayıplarını azaltmak için olabildiğince tüketim merkezlerine yakın alanlarda enerji santralları tercih edilir olmaktadır. Keza artan akaryakıt maliyetleri de üretilen gıda ve sera ürünleri nakliyesini zorlaştırıp fiyatlarının artmasına sebep olmaktadır.
Dünya nüfusunun artması gıda ve enerji ihtiyacını da arttırmıştır. Gelişen tarım teknolojisi ve bitki tohum gelişimi tarımsal üretimin artış katalizörleri olmuştur. Özellikle mevsimsel sebze ve meyve üretimi sera yetiştiriciliği ile her mevsime dönüştürülebilir hale gelmiştir. Tabi ki üretim şartları yanında bitki beslenmesi şartları da önem kazanmıştır. Bu açıdan özellikle sera yetiştiriciliğinde kullanılacak ilaç ve gübre için önemli kriter ve standartlar getirilmiştir. Ülkemizde ihracata dönük sera ürünleri bu standartlarda yetiştirilmeye gayret gösterilirken, iç piyasa üretiminde buna ne kadar dikkat ediliyor bilinmemektedir. Çünkü bugüne kadar piyasa verilen ürünlerin yapılan kontrollerinde kalıntılara rastlanmasından dolayı bu ürünlerin imha edildiğine dair bir haber gözümüze çarpmadı. İhraç ürünlerinde zaman zaman kalıntılar dolayısıyla geri gönderilenler olmaktadır. Bunların haberleri basında yer almaktadır. Rusya Pandemi döneminde sera yetiştiriciliği konusunda önemli yatırımlar yapmakta ve Türkiye’den bu konudaki ithalatını giderek azaltmaktadır. Keza bazı Balkan ülkeleri de sera yetiştiriciliğine başlamıştır.
2021 yılında giderek artan yakıt maliyetleri, Antalya’dan İstanbul’a sebze meyve taşımacılığı azaltmıştır. Tarımsal girdi maliyetlerinin ve nakliye bedellerinin artması, enerji giderleri.. vs narenciye ve Sera üretim maliyetlerini çok yükseltmiştir. Bu yüzden bir çok sera yetiştiricisi İstanbul etrafından sera için arazi arayışına girmiştir. Bu konuda ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Halbuki bu çalışmaların Edirne –Kırklareli-Tekirdağ çiftçilerinin yapması en uygunudur. Özellikle Edirne ilinin 4 sınır kapısı avantajı da hesaba katıldığında yıllık 150 milyar dolar Balkan ülkeleri pazarı, Rusya ve Avrupa ülkelerine ihracat imkanı ile Edirne bu konuda öne çıkmaktadır. İklim değişikliği ve bölgemiz iklim konumu da göz önüne alındığında sera yetiştiriciliğinin bölgemizde de yapılabilir olduğu çok açıktır. Halen küçük çapta ve amatörce sera yetiştiriciliği bölgemizde yapılmaktadır. Bu sektörün bölgemiz de hızla geliştirilmesi istihdamda yaratacağı gibi bölge ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır. Edirne Keşan Kadıköy Barajı mansabında 1980 yılında benimde katkı verdiğim ısıtmalı sera Belediye Başkanlığı ve Kaymakamlık desteğiyle yapılıp işletilmişti. Bu yüzden Ticaret Borsaları, Ziraat Odaları, Kooperatifler ve Kalkınma Ajansı ortak çalışma ile Sera Yetiştiriciliği konusunda acilen bir ‘’Edirne master planı’’ hazırlayıp Tarım Bakanlığı hibe ve Ziraat Banka kredi destekleriyle yatırımlara başlanmalıdır.
Yük Mühendis Hüseyin ERKİN
DSİ Em. Böl. Müd. Yrd.