Rahim ağzı kanseri ya da tıbbi adıyla serviks kanseri; rahmin serviks adı verilen vajina ile bağlandığı alt bölümdeki boyun şeklindeki kısmının kanseridir. Ciddi bir toplum sağlığı problemidir ve özellikle gelişmemiş ülkelerde kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanserdir. Bir kadının hayatı boyunca rahim ağzı kanserine yakalanma riski yaklaşık 1/120’dir. Gelişmiş ülkelerde uygulanan toplumdaki tüm kadınları kapsayan tarama programları ve kanserin temel nedeni olan Human Papilloma Virüsü’ne (HPV) karşı oluşturulan aşı uygulamaları neticesinde bu ülkelerde görülme sıklığı belirgin oranda düşmüştür. Rahim ağzı yani serviks kanserinin yıllar alan bir kanser öncesi yani prekanseröz dönemi olduğu için düzgün tarama programları ile hastalar kanserleşme gerçekleşmeden tespit edilebilmektedir.
Rahim ağzı (Serviks) kanseri için risk faktörleri nelerdir?
Rahim ağzı kanserinin gelişmesi için en önemli neden yüksek riskli HPV’ler ile enfeksiyondur. Bunun yanında serviks kanserine yatkınlığa neden olan başka faktörler de bulunmaktadır. Bunlar;
- Erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak,
- Birden çok ve/veya yüksek riskli seks partnerinin olması,
- Sigara kullanımı,
- İmmün yani bağışıklık sisteminin bozuk olması,
- Cinsel yolla bulaşan Herpex Simplex Virüs (HSV) Tip 2,
- Klamidya gibi başka enfeksiyonların varlığı,
- Meyve ve sebzenin az tüketildiği beslenme alışkanlığı,
- Düşük sosyoekonomik düzey şeklinde sayılabilir.
Rahim ağzı (Serviks) kanserinin belirtileri nelerdir?
- Cinsel ilişki sonrası ve adetten bağımsız görülen düzensiz vajinal kanamalar,
- Kanlı, kötü kokulu akıntılar, rahim ağzı kanserinde erken dönemde görülen sık belirtilerdendir.
Bunların yanında normalde olmayan yeni ortaya çıkan, cinsel ilişki sırasında ağrı da gözlemlenebilir.
Kanserin geç dönemlerinde ise kanserin çevre dokulara yayılması nedeniyle;
- Bacak ve kasık ağrıları,
- Yayılımın idrar kesesi ve/veya üriner sisteme olması sebebiyle idrar boşaltım sistemi ile ilgili yakınmalar,
- Kanserin rektuma (kalın bağırsağı anüse bağlayan son kısım) doğru yayılması neticesinde defekasyon yani gaita yapmak ile ilgili şikâyetler gözlenebilmektedir.
- Alt ekstremitelerde (bacak ve ayaklarda) ödem,
- Yorgunluk,
- Kilo kaybı,
- İştahsızlık,
- Kansızlık, ileri evrelerde görülebilen belirtilerdir.
Rahim ağzı (Serviks) kanserinin nedenleri nelerdir?
Rahim ağzı kanseri için en önemli neden, yukarıda da belirtildiği üzere kişinin yüksek riskli HPV tipleriyle enfekte olmasıdır. Bağışıklık sistemiyle ilgili bir sıkıntısı olmayan bireylerin yaklaşık yüzde 90’ı HPV enfeksiyonunu iki yıl içerisinde yenebilmektedir. Bu enfeksiyonu yenemeyen bireylerde ise virüs serviks hücrelerinde yaşamaya başlamakta ve kanser öncesi yani prekanseröz süreç başlamaktadır. Tarama programları ile hastalar bu süreçte tespit edilebilmekte ve uygun algoritmalar çerçevesinde hastaların takip ve tedavileri planlanabilmektedir.
Rahim ağzı (Serviks) kanseri tanısı nasıl konur?
Rahim ağzı kanseri tanısı da diğer kanserlerde olduğu gibi doku tanısı ile yani biyopsi alınıp patolojik inceleme neticesinde konulur. Eğer serviks yani rahim ağzında şüpheli bir lezyon varsa ek bir incelemeye gerek kalmadan bu bölgeden biyopsi alınarak tanı konulabilir. Bunun yanında serviks kanseri tarama programlarında saptanan bulgular neticesinde daha detaylı incelemelerle alınan biyopsiler (kolposkopik biyopsi, Leep biyopsi, konizasyon vb.) ile yine tanı konulabilmektedir.
Rahim ağzı (Serviks) kanseri taraması için ne gibi yöntemler kullanılmaktadır?
Serviks kanseri taramasında yıllardır kullanılan yöntem, rahim ağzından dökülen hücrelerin incelenmesine olanak sağlayan ‘’Pap Smear’’ testidir. Bu test ilk olarak 1940 yılında Dr. George Papanicolaou'nun vajinal smear ile servikal kansere tanı konabileceğini ileri sürmesiyle ortaya çıkmış ve sonrasında yıllarca başarıyla uygulanmıştır. İlerleyen zamanlarda serviks kanserine, yüzde 99’un üstünde HPV enfeksiyonunun neden olduğu gerçeği belirlenince yakın dönemde yüksek riskli HPV’lerin taranması yöntemiyle de serviks kanseri taraması yapılabilmektedir.
Günümüzde gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde HPV DNA’nın taranması bazlı tarama programları uygulanmaktadır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığının oluşturduğu 30-65 yaş arası kadınlarımızın taranmasına yönelik ulusal tarama programımız bulunmaktadır. Yüksek riskli HPV DNA’sı negatif çıkan bir birey için ek bir risk faktörü bulunmuyorsa 5 yılda bir taranma yapılması yeterli olacaktır. Yüksek riskli HPV DNA pozitifliği ve/veya servikal Pap smearda prekanseröz hücre anormalliği saptanan hastaların konusunda deneyimli bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından takip ve tedavisi önem arz etmektedir.
Rahim ağzı (Serviks) kanseri evreleri nelerdir?
Rahim ağzı kanseri tarama programlarının yaygınlığının artması sayesinde rahim ağzı kanseri sıklıkla erken evrede tanı almaktadır.
- Rahim ağzı kanserinin yaklaşık yüzde 40’ı, cerrahi işlem ile şifa bulma şansı yüksek olan Evre 1’de tespit edilmektedir.
- Genelde lokal olarak yayılım gösteren rahim ağzı kanserinde yakın çevre dokulara yayılım mevcutsa Evre 2’ye,
- Daha geniş bir alana yayılım mevcutsa Evre 3’e kanser ilerlemektedir.
- Uzak organlara yayılım mevcutsa kanser artık ileri evre yani Evre 4 olmuştur.
Erken evre yani Evre 1’de uygun tedavi algoritmalarının uygulanması ile beş yıllık sağ kalım yaklaşık yüzde 80-95 arasındadır.
Rahim ağzı (Serviks) kanseri nasıl tedavi edilir? Tedavi yöntemleri nelerdir?
Erken evre rahim ağzı kanserlerinde (Evre 1-2a) sıklıkla birincil tedavi yöntemi olarak cerrahi ön plana çıkmaktadır. Günümüzde, çocuk doğurma isteği olan ve seçilmiş olgularda sadece serviksin bütününün veya bir kısmının çıkarılmasıyla yapılan rahmin korunduğu cerrahi yöntemler de mevcuttur. Bu cerrahiler öncesi hasta, konusunda deneyimli bir kadın doğum uzmanı tarafından değerlendirilmeli ve detaylı bilgilendirmeler sonrasında tedaviye geçilmelidir.
Rahim ağzı (Serviks) kanserinden korunmak mümkün mü?
Yukarıda da belirtildiği üzere rahim ağzı kanserinin yüzde 99,7’si HPV enfeksiyonları nedeniyle oluşmaktadır. Bu bağlamda cilt-cilde ve/veya cilt-mukoza teması ile bulaşan bu enfeksiyonun bulaşının önlenmesiyle rahim ağzı kanseri gelişmesi de önlenecektir.
- Tek eşli bir cinsel hayat,
- Yüzde 100 korumasa da seksüel hastalıkların önlenmesine yönelik kondom gibi yüzey temas alanını azaltan bariyer yöntemleri kullanmak,
- Sigara içmemek,
- Düzenli ve sağlıklı beslenmek rahim ağzı kanserine yakalanma riskini düşürecektir.
Bunun yanında günümüzde içerdiği HPV tiplerine karşı yüzde 100’e yakın bir koruma sağlayan HPV aşıları da mevcuttur. Günümüzde rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık yüzde 70 sebebi olan HPV Tip 16 ve 18’i içeren ikili, dörtlü ve dokuzlu aşılar mevcuttur. HPV aşılarının cinselliğe başlanmadan, immün yanıtın en yüksek olduğu 9-15 özellikle de 11-12 yaş aralığında yapılması önerilmektedir. Bu dönemde hasta aşılanmadıysa 26 yaşına kadar üç doz şeklinde yakalama (catch-up) dozları yapılmaktadır. Aynı zamanda bugünkü kanıtlar dâhilinde 45 yaşına kadar isteyen tüm kadınların aşı yaptırmasının faydalı olacağı bilgisi de mevcuttur.
Yukarıda bahsi geçen hususlara dikkat edilir ve tarama programlarına harfiyen uyulursa rahim ağzı yani serviks kanserinden büyük ölçüde korunmak mümkün. Bu bağlamda “Rahim ağzı kanseri önlenebilir bir kanserdir” demek doğru olacaktır.
Konu ile ilgili farkındalığın artması ve kadınlarımızın bilinçlenerek hareket etmesi için Ocak Ayı ‘’Rahim Ağzı Kanseri Farkındalığı’’ ayı olarak benimsenmiştir. Farkındalığın ve bilinçlenmenin artması için bu yolda hep birlikte, el ele yürümeye devam edeceğiz…
Unutulmamalıdır ki “FARKINDALIK HAYAT KURTARIR”.
OP DR LEVENT DUMAN
ÖZEL KEŞAN HASTANESİ
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI