TB yeryüzündeki en eski hastalıktır. M.Ö. 5000 yıllarına kadar varlığı tespit edilmiş olup Osmanlının saraylarında da varlığını devam ettirmiştir. Reformist padişah II. Mahmut TB sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Son 70 yılda giderek daha etkili TB ilaçları tedaviye girmektedir ama uzun yıllar boyu tedavi ilkel metodlarla sürdürülmüştür. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında da Atatürk’ün desteğiyle Veremle Savaş sürdürülmüş, ilk sağlık bakanımız Refik SAYDAM tarafından Verem Savaş dispanserleri ve sanatoryumlar açılmış, verem hastaları uzun süreler boyunca hastanelerde yatırılarak tedavi edilmişlerdir.
Hastalığın tedavisinde ilk büyük adımlar 1970li yıllarda atılmış ve Sağlık Bakanlığı ve Verem Savaş Derneği iş birliği ile etkili ilaçların kullanımı TB konusunda bir çığır açmış ve ümit verici sonuçlar elde edilmiştir. Yeni doğan bebeklerde mecburi BCG aşısının uygulanması da mücadelede önemli bir adım olmuştur.
TB hastalığının toplumları uzun yıllar meşgul etmesinin sebepleri var tabii ki. Mesela bakterinin tespit edilmesi nispeten zordur. Özel yöntemlerle tespit edilebilmektedir. Mesela uzun uzun yıllar tedavisi neredeyse imkansızken, etkili ilaç bulunması bin yılları bulmuştur. Mesela diğer mikropları öldüren asit ve alkol bu mikroba tesir edememiştir.
Diğer mikroplar hastalık yaptığında belirtiler nispeten daha hızlı ortaya çıktığından müdahale edilmesi de hızlı olabilmekte ama TB çok sinsi belirti vermekte; tedavisi de bir o kadar yavaş olabilmekte yani uzun sürmektedir. Mesela bir zatürre çoğunlukla 20 günden az sürede iyileşmekte ama TB en az 6 ay tedavi edilmektedir.
Mesela diğer mikropla da antibiyotiğe direnç kazanmakta ama alternatif tedavi de bulunabilmektedir ama TB ‘a zaten etkili antibiyotik az sayıdadır burada direnç gelişimi tedaviyi neredeyse imkansız hale getirmektedir.
Mesela TB mikrobu vücuda girdiğinde hastalık oluşturmak için şartlar uygun değilse vücudun herhangi bir yerinde saklanarak yıllarca zarar görmeden yaşayabilmektedir.
Mesela çoğu bakteri veya genel olarak mikroplar belli organlarda hastalık yapabilmekte diğer organlarda hastalık yapamamaktadır TB ise neredeyse tüm vücutta hastalık yapabilmektedir.
TB bize nasıl bulaşır?
TB çoğunlukla bir hastanın solunumuyla (öksürük, hapşırık) dışarı saçtığı damlacıklarla, yine çoğunlukla solunum yolundan girer ve burada tutunmaya çalışır. Bazen kan dolaşımına da katılır ve tüm vücutta tutunabilecek bir yer arar. Çoğunlukla vücuda girmesi hemen hastalık oluşturmaz; vücut direnci yeterliyse savunma hücrelerimiz tarafından durdurulur ve hapsedilir, vücut direnci iyi değilse hastalık yapabilme gücüne ve yerleştiği organa göre çeşitli şekillerde hastalık oluşturabilir. Çok büyük bir oranda akciğerde hastalık oluştursa da beyin, beyin zarı, kemikler, lenf bezleri böbrek ve bir çok organda hatta genital organlarda bile hastalık yapabilir.
Belirtiler nelerdir?
Hastalık genellikle akciğerde olmakta ama her organda özel belirtiler olabilmektedir. En sık belirtiler çok yüksek olmayan ateş ve gece terlemesi, halsizlik, iştahsızlık, öksürük, kilo kaybıdır. Bunun dışında sırt-göğüs ağrıları, balgam (ki bazen kanlı olabilir), baş ağrısı olabilir.
Akciğer dışı verem hastalığında ise o organa ait özel belirtiler olabilir ama olmayabilir de. En önemli özelliği sinsi seyretmesi diye vurgulamak gerekir.
Bu nedenle belirtilerin varlığında veya çevrede böyle bir hasta olduğunda en yakın aile hekimine danışılmalı ve bu konuda doktora bilgi verilmelidir. Bugün tedavi TB için özel eğitilmiş birimlerde, özel ilaçlarla yapılmaktadır. Bu ilaçlar sağlık bakanlığı tarafından ücretsiz olarak temin edilmektedir.
TB tedavisinde bugün en önemeli problem, düzensiz ilaç kullanımına bağlı olarak direnç gelişmesidir. Bu nedenle başlanan tedavi mutlaka sıkı bir disiplinle sürdürülmelidir.
TB hastalığına yakalanmayı kolaylaştıran bazı durumlar vardır. TB, bazı hastalıkların varlığında daha kolay ortaya çıkabilmektedir. Bu durumlarda özellikle dikkatli olunmalıdır. Diyabet hastalarında, böbrek yetmezliğinde, kanser tedavisinde, organ nakli ameliyatlarından sonra ve bazı romatizmal hastalıklarda uygulanan bağışıklık baskılayıcı tedaviler sonrası TB ortaya çıkabilir. Aynı şekilde AİDS_HIV(+) hastalarda, hatta kızamık gibi viral enfeksiyonlardan sonra TB daha kolay gözükebilmektedir.
TB’dan uzak kalmak ve genel olarak sağlıklı hayat sürdürmek için temel hijyen kurallarına uymak, yaşadığımız ortamlarda hava temizliğine özen göstermek, kalabalık ortamlarda temas konusunda dikkatli olmak, bağışıklık sistemini güçlü tutmak için beslenmemize özen göstermek, sigara ve alkolden uzak durmak gerekmektedir. En önemli olan husus ise her sağlık problemimizi danışmak için sağlık kurumlarına başvurmak ve en doğru bilginin konunun uzmanlarından alınması gerektiğini unutmamak gerekir. Herkese Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
UZ. DR. AYLA ARSLAN
ÖZEL KEŞAN HASTANESİ
GÖĞÜS HASTALIKLARI VE TÜBERKÜLOZ UZMANI