Yapılan araştırma, günlük beslenmeye yaklaşık bir avuç kadar ceviz eklemek gibi basit bir eylemin, yaşamın ilerleyen dönemlerinde genel sağlığa olumlu katkısı bulunan diğer yaşam tarzı alışkanlıklarına bir köprü görevi görebileceğini öne süren en uzun çalışmalardan biridir.
Bulgular ayrıca, genç ve orta yetişkinlik döneminde çeşitli kalp hastalığı risk faktörlerini iyileştirmek adına cevizlerin kolayca erişilebilir bir gıda olabileceğini de destekliyor.
Minnesota Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu araştırmacıları, Nutrition, Metabolism ve Cardiovascular Diseases adlı yayında yayınlanan son çalışmalarında, araştırma sonuçlarının cevizde bulunan besin maddelerinin benzersiz kombinasyonundan ve bunların sağlık üzerindeki etkisinden kaynaklanabileceğini belirtiyor.
Ceviz, araştırmaların da gösterdiği üzere kalp sağlığı, beyin sağlığı ve sağlıklı yaşlanmada rol oynayabilecek, bitki bazlı omega-3 alfa-linolenik asidin (2,5 gram/oz.) mükemmel bir kaynağı olan tek ağaç yemişidir. Buna ek olarak, yaklaşık bir avuç ceviz (28 gr.) 4 gram protein, 2 gram lif ve zengin bir magnezyum (45 miligram) kaynağı dâhil olmak üzere genel sağlık için faydalı olan diğer önemli besin çeşitlerini içerir. Ceviz ayrıca, polifenoller de dâhil olmak üzere çeşitli antioksidanlara sahiptir.
Minnesota Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu Epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı Profesörü ve CARDIA Baş Araştırmacısı Lyn M. Steffen (PhD, MPH, RD) araştırma ile ilgili şu sözleri söyledi: “Ceviz tüketenler, beraberinde diğer pozitif etkileri de taşıyan benzersiz bir vücut fenotipine sahip oluyorlar. Genç yaştan ceviz tüketme alışkanlığı edinmek özellikle kalp hastalığı, obezite ve diyabet gibi kronik hastalık riskinin arttığı orta yetişkinlik döneminde daha iyi beslenme kalitesi gibi genel sağlık üzerinde olumlu etkilere neden oluyor.”
Türkiye’de Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları Büyük Önem Taşıyor
Hem dünya hem de Türkiye, gelecekte ekonomik, sosyal ve sağlık alanlarında büyük etki bırakacak demografik bir dönüşümden geçiyor. Bu dönüşümün en önemli dinamikleri doğum oranlarının azalması, doğumda ve 60 yaşında beklenen yaşam süresinin uzaması ve yaşlı nüfusun artması olarak öne çıkıyor. Son yıllarda Türkiye'de 65 yaş ve üstü bireylerin toplam nüfusa oranı %8'e yükseldi. Bu, Türkiye'nin hızla yaşlanan toplum sürecine girdiği anlamına geliyor. Yaşlı nüfusun sayısı arttıkça, sağlıklı ve aktif yılların sayısını artıracak düzenlemelerin ve müdahalelerin önemi artmaktadır.