“ZAMANI MIYDI?” DİYENLERE…
Zamanı geriye saralım; RTE, Kılıçdaroğlu’ndan 2 gün önce “Ben size güvenemiyorum, başörtüsü konusunda gelin bir yasa çıkaralım” dese CHP bunu red edecekti ve Erdoğan’ın ekmeğine hem yağ hem de bal sürmüş olacaktı. Erdoğan “Bakın işte, gördünüz. Söz veremiyorlar” diyerek tüm seçim boyunca bunu kullanacaktı. Çünkü seçim için bundan başka kullanabileceği hiç bir şey kalmamıştı. Kılıçdaroğlu atik davrandı ve gereken yerlere, endişeli dindarlara mesajını verdi.
Bu kesimler “Anayasa, manayasa, ailenin güçlendirilmesi, LGBT” falan diyerek konuyu sulandıranın, topu taca atanın da Erdoğan olduğunu anladı, ya da anlayacak. Kılıçdaroğlu’na oy verirler mi bilmem ama bu vesile ile Tayyip Erdoğan’ın kendileri üzerinden hangi siyasetleri planladığını, hangi mecralarda kullanılabileceklerini da anlamış oldular.
***
“YARA KAPANMIŞTI; NE GEREK VARDI ?” DİYENLERE…
“Yaranın iyileşmeden kapandığı” özellikle Cumhuriyet Gazetesi’nde yuvalanan Özdemir İNCE ve Barış Dosteli gibi, KRT’de Zafer Arapkirli gibi yazarların yazılarından anlıyoruz ki yara henüz iyileşmemiş. Bu muhteremlere göre Başörtüsü başkaymış, türban başkaymış. Türban hala “Dini simge” imiş.
Bunlar hala 10 yıl evvelki şartlanmışlıkları ile hala özgürlükler konusunda hazımsızlık çektiklerini açıkça anlatıyorlar. Demek ki CHP’nin yakasından düşmeyen ve kendi kafatasçı zihniyetleri ile gazete köşelerinden, demokrasiye, cumhuriyete, özgürlüklere ve CHP’ye yön vermeye çalışanlar için Kılıçdaroğlu'nun böyle bir yasa önerisi çok yararlı oldu. Kılıçdaroğlu’nun turnusol kağıdı ile kabak gibi ortaya çıktılar.
Türban artık baş örtüsünün çağdaş bir kullanım şekline dönüşmüştür.. Dini simge safsatalarının son kullanma tarihi geçmiş, muhafazakar bir giyim tarzı olarak benimsenmiştir.. Asıl Anneannemizin başörtüsü artık bir dini simge haline gelmiştir…
Türbanlı kadınlarımız, kızlarımız hele biraz da makyaj yapıp, türbanı ile uyumlu bir kıyafet içinde, seküler alanda bile özgürlüğün her türlü tadını çıkarabiliyorlarsa artık bu konu hiç birimizi rahatsız etmemelidir. Artık onlara parmak sallamak bir faşist davranış şeklidir. Bu tür yorumlar, saplantılar solculuk, laiklik, demokratlık hatta insanlık bile değildir..
LGBT ve AİLENİN GÜÇLENDİRİLMESİ GİBİ KONULARIN KONU İLE ALAKASI YOK. AMA…
LGBT konusuna gelince… Bu konuda AKP’nin bilmek istemediği, anlatsan da anlayamayacağı konu LGBT’yi savunanlardan, hatta bu gruplara dahil edilebileceklerden daha fazlasının AKP seçmeni içindeki GİZLİ varlığıdır… O nedenle bu konunun üzerine gidilirse sandığa nasıl yansıyacağı da belli olmaz.
Ailenin güçlendirilmesi için ise, devletin bugün yapabileceği tek şey ailenin ekonomik açıdan namerde muhtaç edilmemesi, borçlanmaya muhtaç bırakılmaması, borçlarını ödeyemez, çocuğuna harçlık veremez, evine yarım kilo kıyma alamaz hale gelmesinin önlenmesidir. Zira açlık, yoksulluk, çaresizlik hırsızlığın, gaspın, kumarın, fuhuşun, kadın cinayetinin, en önemli nedenidir.
Lafla, ayetle, hadisle, Anayasa’ya madde koyarak aile güçlendirilemez.