Bir çok şey okumuş, öğrenmiş olabiliriz ama beni en çok etkileyen şey, Jean Jaque Rousseau'nun "Toplum Sözleşmesi" yapıtında ki:
"Tarihte ilk kez bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip 'Burası benimdir' diyen ve buna inanacak kadar saf olan insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun ilk kurucusu oldu. O zaman biri çıkıp, çitleri söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da insanlara 'Sakın dinlemeyin bu sahtekârı. Meyveler herkesindir. Toprak hiç kimsenin değildir. Ve bunu unutursanız mahvolursunuz' diye haykırsaydı, işte o adam, insan türünü, nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden kurtaracaktı." tümcesidir.
Gerçekten, o gün bu yapılmış olsaydı, bugün yaşanılan tarih bambaşka olurdu.
Ne o ortaçağ karanlığının yaşandığı Feodalizm dönemi, ne de bugün artık Kapitalizmin azgın aşaması Emperyalist dönemden söz ediyor olurduk.
Tıpkı, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin, ölümünden sonra bam başka bir yöne savrulması gibi.
Ne gereği var ise, Stalin'in Kars ve Ardahan ile ilgili bir sosyaliste yakışmayacak emperyal tavrı, Türkiye'yi Amerika'nın kucağına itmiştir.
İnönü'nün de süreci çok iyi yönettiği söylenemese de; Bayar ve Menderes'in de yeni kurulan bir Cumhuriyet ve Devlet için tavırları hiç de hayırlı olmamıştır.
Nitekim Paşa Evren'in 12 Eylül 1980 ile başlattığı süreç, Turgut Özal ile sürmüş ve bugün yaşadıklarımızın tohumu atılmıştır.
Bu süreç Demirel ve Ecevit ile idare edilmeye çalışılsa da, 21 Şubat 2001'de yaşanan "Kara Çarşamba" krizi, taşları yerinden oynamıştır.
Ecevit, Amerika'dan getirttiği Kemal Derviş ile sorunları toplum kesimlerinin üstüne yükleyerek geçici olarak çözmüş ise de;
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 5 Temmuz 2002'de "seçim" demesiyle başlayan süreçin önüne GEÇİLMEMİŞTİR.
Kemal Derviş'in sıktığı kemerler ile halkın göbeği erise de, birilerinin yolu açılmış, Cumhuriyetin burjuvazisinden tutun da Atatürk Cumhuriyeti'nin bütün birikim ve değerleri heba edilmiştir.
Her seçim ve referandum sürecinde bir Ak Parti yetkilisinin dediği gibi "hiç bir şey olmamış ise de, bir şey olmuş", Atı alan Üsküdar'ı geçmiştir.
Böyle miydi o ataların ünlü sözü: Tarihten ders alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi?
En son 31 Mart'ta yaşanan yerel seçim süreci de artık bir dönemin daha halkın üstüne kâbus gibi çökerek bittiğinin sinyallerini vermiştir.
Muhalefet için bir şey demek için henüz çok erken ama Erdoğan'ın iyi bir süreç yöneticisi olduğunu da unutmamak gerekir.
Eğer elinde bulundurduğu genel iktidarın olanaklarını, üçlü, beşli, Onbeşliler yerine halka yansıtır ise ne sonuç çıkar belli olmaz ama bu kez;
"Maymun gözünü açtı mı" göreceğiz!..
“Ecevitli 2002 öncesi, Erdoğanlı 2002 sonrası” / İbrahim Uysal
YORUM EKLE
1
Eğitim Gücü Sen, okulları ziyaret ediyor
2
“Anadolu, dertten kurtulur mu?” / İbrahim UYSAL
3
Kumdere İçme Suyu Tesisi, bakımdan sonra yeniden...
4
“Toplumlar nasıl çöker ?” / İbrahim UYSAL
5
Engelliler Günü’nde, Keşan’da sıcak bir buluşma
6
Türkan Saylan: Sağlığa, İnsanlığa ve Eğitime...
7
CHP Milletvekili Ün, yerel basına sahip çıktı
8
LGS ve YKS öğrencilerine çok önemli uyarılar!
9
“İnsan neden yalaka olur ?” İbrahim UYSAL
10
Keşan çarşı merkezi, yeni yol ve kaldırımlarına...
SON DAKİKA HABERLERİ
ANKETTüm Anketler
NAMAZ VAKİTLERİ
İMSAK
GÜNEŞ
ÖĞLE
İKİNDİ
AKŞAM
YATSI